04 Nisan 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat (13)


Deyiş bu deyiş, KARAGÖZ ABLA takar sırtına Sherlock Holmes mantoyu, alır yanına kızı GENDENKA’yı, gider iki adım ötede AYKANKA’yı ziyarete. KARAGÖZ durur mu, o da fırlar arkalarından terliklerle. Evlendi evleneli, nerede hanım, üçü bir yerde. GENDENKA istemez takmak beşibiryerde. Salkım saçak altın çok demode. İşkembe çorbası içseler hacının yerinde. Şimdi hanımlar kızartırlar hazır köfte. Kaparili ahtapot salatası zengin sofralarına meze. Sarımsaklı sos gezdirmeli üstüne eze eze. Üçü AYKANKA’ya varırlar geze geze...

AYKANKA’nın uykusu çip olmuştur, tersten okuyunca gözleri dolmuştur. Tersten kuşdili konuşan adam TV’de olay olmuştur. Ayın gül yüzü solmuştur. Olmaz olsun Solmaz takma adı, AYKANKA’ya hayrı dokunmamıştır. Semtte sık sık solgun bir hırsız görülmüştür. Bahçe duvarı markası üstünde, dikenli çitle örülmüştür. Yükte, pahada ağır, hafif ne var ne yok götürülmüştür. Kameralı görüntüler sisle örtülmüştür. Hava boşluklarına kedi gibi hırsız düşmüştür. Başına fareler üşüşmüştür.

KARAGÖZ’e gelen HACİVAT üşümüştür. Yolda yakalar üçlüyü, karşı konulmaz bir arkadaşlık dürtüsü, o da AYKANKA’da çıkarır pardesüyü. Karanfil oylum oylum, gelen yar selvi boyludur, tam AYKANKA’nın aşk güdüsü. Üç kişi KARAGÖZLER, bir de HACİVAT, mahşerin dörtlüsü. AYKANKA daha yaşayamadan akşamüstü hüznünü, HACİVAT’ı karşısında görünce artmıştır üzüntüsü. Nasıl gizlemeli çaldığı yastıkların süsünü? Nasıl açıklamalı bu nazik erkeğe olan aşkının büyüsünü? Nasıl çıkarmalı eski yastıklardan kuş tüyünü? Nasıl nasıl nasıl yazmalı romanların en büyüğünü?

KARAGÖZ ABLA anlar birşeylerin yolunda gitmediğini. Ne de olsa kadınlık içgüdüsü. Ele verir kara sevda gibi birşeyleri AYKANKA’nın HACİVAT eksenli görüntüsü. KARAGÖZ’ün çift gitmiştir pantalon ütüsü. Sokak sanki kokar kilise tütsüsü. Parkta durur şaha kalkan üç atın büstü. Heykeltraşı belediyeye küstü diyorlar. Alt kattaki kiracı dün kediye su püskürttü, bu kesin. Hayal kırıklıklarının kalmadı üstü, bu da esin.

KARAGÖZ ABLA’nın yardımıyla AYKANKA’nın açılır önü. HACİVAT’ın kaybolan yastıklarını hemen tanıyan kurnaz kadın, üstlerine atıverir Sherlock Holmes mantoyla başörtüsünü. Ne olacak yani, kendi de işlemiştir yastıklarına aynı örgüyü. İş işe benzer, işleme işlemeyi alttan üstten büzer. Bir de dudak büker, ay her yerde aynı motifler. Yeni şeyler yaratmalı hanımlar beyler!

Sanmayın ki bu iş burada biter. KARAGÖZ ABLA ergeç alacaktır AYKANKA’nın ağzından lâfı. Hünerli diller örtbas ederler gafı. Titiz hanımlar dantelle donatırlar rafları. Beyler asarlar ipe, un sererken çarşafları. Onların anladıkları ne dantel ne mantel, tel tel kadayıftır, yanında lüle lüle kaymak. Bir de lüle lüle saçlı sarışın bir kız sunsa tatlıyı kırıtarak, HACİVAT bayılmaz mı Leylâsını hatırlayıp şırrakkadak!

Ne fırlatılan pabuç ne burun kıran heykel, ne gen transferi ne aletini fırlatan kasiyer bu kadar kel kel ıskalayabilir hedefi. AYKANKA’nın şişleri ancak vurabilmiştir aşkta sefaleti. Ne politika ne taka tuka düzeltebilir bozuk düzeni. Hayatta her iş çok çekişmeli. Oturup koyun gibi melememeli. Sokmamalı tarlaya çekirgeyi. Yalnız şimdinin değeriyle avlamalı gafili. Çiçek giymeli derbeder Hippi. Fazla böbürlenmemeli horoz ibiği. Gökte taş oynamalı yarı bilimci. KARAGÖZ ABLA el atmazsa işbu sevda gidici.

Kara gözlerin bir başkadır işvesi. Ne yapar eder çözer dili. AYKANKA o kadar kurnazdır ama beceremez avucuna almayı bir erkeği. Kırk fırın kepekli ekmek yemeli, çavdar tüketmeli. Yulafı ihmal etmemeli. Memeli hayvanların sütünü içmeli. Bıldırcın yumurtasına desen çizmeli. Böyle böyle KARAGÖZ ABLA bir bir sıralar yapılacak işleri:

“Git saçlarını kızıla boya. Yeşil lens tak, kirpiklerini gece mavisiyle ovala. Krem yaptır salyangozlara. Elmas taktır burnuna. Roleks saat gizle hindi dolmasına. HACİVAT’ı davet et yılbaşı kutlamasına. Kırmızı şal at sırtına. İpek ağda çek bacaklarına. Dayan dışalım kırmızı şaraba. Yolunu bul, bir kelebek kondur HACİVAT’ın dudaklarına.”

Bakalım HACİVAT saatle kandırılacak adam mıdır? Kırmızıyla çatlayan ar mıdır, damar mıdır? AYKANKA’yı bekleyen okkalı bir şamar mıdır? Yoksa hindi dolmasını yiyen hareli gözlü Leylâ mıdır?

Ayten Suvak

Sürecek

Hiç yorum yok: