27 Mart 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat (4)


Yol kenarında yatar bir yaratık, beti benzi atık. Yüzü insan, gövdesi köpek. Tüysüz derisinde var mıdır acep GDO’dan bir işaret?

Ekosistemin hızla değişmektedir dengesi. Kuruyup kalmaktadır canım dünyanın gölleri. Tehlikededir nice canlı türleri. Kim düşünür örneğin kuşları, sürüngenleri, memelileri; hatta ve hatta insan genli Havva ile Adem’i...

KARAGÖZ:
Kim andı şimdi bademi; bir de canım çekti ki mereti. Haydi buz üstünde badem satan seyyar satıcı kollayalım!
HACİVAT:
Aman KARAGÖZÜM, önce yakaları kolalayalım. Beyaz gömlekle iş ayarlayalım. Akıllarına estikçe işçi çıkarttırmayalım. Hernekadar:
İdeolojisini, şahsi, sosyal, siyasal, sendikal, sınıfsal mücadelesini, çıkar çekişmelerini, ismini burjuvaya kaptıran kesimse de, bırakalım ona kurban kesimini...
KARAGÖZ ABLA:
Aman keşke kimse sağlamasa hayvan katliamından geçimini ama diğer bütün canlılar, yaratıklar insanların hizmetçisi...
AYKANKA:
Kim yıkabilmiş ki hiyerarşiyi; insanoğlu dünyanın arşidükü. Şimdi tanrı katında gözü!
GENDENKA:
Çekme katı biz alalım denize karşı; mitinglerde patlatalım marşı; çekirge ordusunu gezdirelim çarşı çarşı...
ENDENKA:
Bizim milletin orman geçer içinden; ressam çıkar geçitten; dağ taş tüfekten olsa, uygun adım nehirden...

Patada patada yürümektedir yolda hayal turumuz; egzos dumanıyla sislenmektedir ufkumuz; Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla zehirlenmektedir hem bedenimiz hem ruhumuz. İki başlı dana gururumuz, üç ayaklı horoz onurumuz. Yol kenarında yatan ‘insan+köpek’ çifte standardımız...

KARAGÖZ ABLA:
Ay bu yaratık da ne, hiç görmedim ben böyle şey ömrümde! Bi-takdir-illâhi teâlâ, olabilir mi böyle korkunç bir soy Allah’ın takdiriyle!

HACİVAT:
İnsanın takdiriyle olabilir böyle korkunç bir son. Pek ziyade kibirle dolar GDO’lu pamuktan don!
KARAGÖZ:
Ne renk olsun dedin bizim perdede fon?
AYKANKA:
Aşk rengi olsun mavi pembe arası, fon renklensin, verilsin kahve molası...
ENDENKA:
Resmet aşkı maviyle, en uçuk pembelerle. Ne kalmışsa geriye, kat onları kalbine. Serseriydi merseriydi ama hâlâ yanarım ben o hayırsız Ekrem’e...
GENDENKA:
Gazi olur bir hece, ezilir bütün tümce, ceremesi yazara, esir olur bir hercaî güne!

Aşk da kokar mı GDO’lu parfümlere parfümlere...


Gece güne dönmektedir havaî fişeklerle. Binlerce Dolar havada yanmaktadır gösterişle. Kutlamalar tamam olur mermilerle, arkada birkaç ölüyle. Göğün altında her şey serbesttir insan eliyle. Ne denir bilir herkes gezegenimizin öküzün boynuzuna değen yerine. DESTUR! Hayal turumuz DErgâha Sokulur, TUR parası onluktur. Yaratımız Dilden ESen onurdur. TURa yazıya vurgundur. Yoksa yazara mı? Şeyler dünyasında her şey ele güne karşı süs, şatafatlı bir süs püs. Yaşanır bir sandıkla, Adem insanlara küs. Tevatırdır bu, arkası cümbüş!

KARAGÖZ:
Çüş derim bu kadar parayı havaya savurana. Vurgunu vuran vurana. Seyretmeye duran durana, ağzı açık ayran budalası suratlarla. Hepimizin vursunlar suratına ıslak çorapla...
GENDENKA:
Bundan sonra gezelim perdede kır atlarla. Kanatlı, boynuzlu at geni şaha kalksın GDO’lu kımızlarla!
KARAGÖZ ABLA:
Tırıs tırıs yürüsün, uyusun da büyüsün gen bebeğimiz, hızla yaklaşsın bize Marduk gezegenimiz...
KARAGÖZ:
Biz canımıza egemeniz. Biz arzı resmederiz. Bindiğimiz dalı keseriz. Kıkır kıkır güleriz...
AYKANKA:
Güleriz binlerce gülle yeni seneye; ne kaldı ki şunun şurasında 2012’ye!

ENDENKA:
Gulu gulu deriz tavşan genli, kedi benli binlerce hindiye!
HACİVAT:
Abarttınız iyice. Uydurmayın bilimden öte. Öleceksek ölelim ilimle...
KARAGÖZ:
Benim ilim bundan böyle Marduk. İyi kafiye olur içersem parkta gizli gizli birayı gluk gluk!
HACİVAT:
Sonra boylarsın hapishaneyi buruk buruk. Zaten herkes içerde, adam kalmadı ki davet edeyim, yesinler pilav zerde...
KARAGÖZ:
Hani nerde nerde! Yanında hoşaf var mı yağı buz kese?
KARAGÖZ ABLA:
Aman evde yüz vermezsin hoşafa, lâf edersin bizim sentetik çarşafa. Bütün gün döşenirsin GDO’ya, şaibeli aşılara. İşin düşerse sera hıyarını doğrarsın lâf salatasına...
KARAGÖZ:
Koydun mu Marduk çorbası benim sefertasına?
KARAGÖZ ABLA:
Ya koydum koydum, ben bu Marduk’un içini bir güzel oydum!
HACİVAT:
Fincanı taştan oyduysan, Marduk taşı olsaydı KARAGÖZ ABLA. Ben bu söylentilere hayranım valla.
AYKANKA:
Neden ki? Marduk gelecekmiş diyorlar, emr-i ilahî!
HACİVAT:
Hayranlığım hayal gücüne, bu vesileyle kendi perdemize...
KARAGÖZ:
Artık taşlarım ben senin evini Marduk eliyle. İki sene zamanımız var, meydan okuruz sırasız ölüme!
GENDENKA:
O gelmeden biz GDO’ları gönderelim Marduk âlemine. Seyircimizi kurtaralım, biz çıkalım kerevetine...

O an büyük bir patlama olur. Toz dumana karışır. İnsanlar, hayaller, meyaller kaçışır. Pembe mavi damarlı mermer benzeri taşlar önüne geleni sıkıştırır. İnsan insanla o hengâmede bile lâf yarıştırır. ‘Marduk indi, Marduk indi!’ diye bağrışır. Derken kesif bir kahve kokusu etrafa yayılır. Hemen herkes bu kokuya bayılır. Dağ taş kahve kesilir. Dünya Marduk Kahve Cenneti’ne dönüşür.

Oh der inler hayaller. Nesilden nesile sürer sahneler. Beşibiryerdeli kızlar çekerler halay, eşikte dantel örerken yaşlılar. Şeker pembesi göğe parmak basar çocuklar. Efeler diz kırarlar Zeybek’le. Yeni yaşamlar iner sahillere. Lâ sesinden bebek cilveleriyle, ümitli aşkların yazarı doğar bir eve. Lâtilokum gibi bir sıfat eklenir tüm hayallere.

Yıldızlar yağar üstlerine üstlerine, hepsi GDO’lu. Şeytanın sol ayağına bağlanan dilek çaputları GDO’lu pamuklu...


Ayten Suvak

Her şeye KARŞIN
Edebiyat-Sanat-Düşün dergisi
Sayı:17 Ocak-Şubat 2010

23 Mart 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat (3)


HACİVAT’ın lâfa girişi mani-dardır, oradakilerin hepsi kafadardır...

HACİVAT:
Araziden bir kesim
Reklâmlıktır bir isim
Satılıktır bir esin
Aşağı yamaçlardan...

KARAGÖZ ABLA:
Gelsin fikirler arkadan arkadan...
HACİVAT:
Validebağ korusuna inşaat yapacaklarmış; toplu konutları ağaçların tepesine oturtacaklarmış...
KARAGÖZ:
Vay başıma gelenler, bu ne iştir erenler, arazi mi kalmadı, Valide’yi deşerler!
KARAGÖZ ABLA:
Deşmedikleri ne var ki, sincapla çaprazlansın kedi, yılbaşında dört kanatla çıksın karşımıza hindi...
GENDENKA:
Delinecek gene şehr-İstanbul’un akciğerleri. Yapsaydık bari Valide kırlarında genetik atla bir gezi. Bütün bunlar GDO’lu kafaların marifeti...

Hep bir ağızdan:
Yürüyelim arkadaşlar, ileri!


Haydi yürüyün arkadaşlar, virüslere kalksın bu başlar, erken ağarmasın kaşlar...

KARAGÖZ:
Çıkalım açık havaya, gidelim semt pazarına, meyve yiyelim, şekeri, tatlıyı sürmeyelim ağıza...
KARAGÖZ ABLA:
Güneşlenelim, direncimizi güçlendirelim. Gereksiz antibiotikle iyi bakterileri öldürmeyelim. Virüslere kendimizi yedirmeyelim...
AYKANKA:
Hekimbaşı KARAGÖZ, kime görünelim, kime görünmeyelim?
HACİVAT:
Nasreddin Hocaya görünme de kime görünürsen görün! Ey bilim insanları, virüslerin başına çorap örün!
GENDENKA:
Hiç uğraşmayın öldüremezsiniz onları, gösterirler oradan buradan binbir suratı!
ENDENKA:
Virüs insanı gömer, hapşırıkla ömrü sürer, oradan oraya gezer ha gezer...
HACİVAT:
Gezelim görelim arkadaşlar, çok yakında ölüme de çare bulacaklar. Sıkı basalım yere, muz kabuğu bizi sendeletmeye...
AYKANKA:
Aslında bedava yaşıyoruz bedava. BEyinsel ve duygusaldır bu DAVA. Büyük mala büyük hava. Eşikte yenmez baklava. Davet gelir talepten arza. Arıza çıkarana bir bakla bir sopa. Varsıl da yoksul da koşar bu olguya. Alacak verecek vurur bir hırsa bir paraya...

Bizim grup şimdi geçmektedir karşıdan karşıya. Bakarlar bir sola, bir sağa, tekrar sola; dikkat ederler pizzacı motoruna. Hayret, hiçbir satıcı ‘ikizlere başlık’ diye mal satmamakta. Alıcılar düzgün giyimli, satıcılar üniversiteli. GDO’lu diş diş mısır yememeli...

KARAGÖZ ABLA:
Bak bey şu salatalara öbek öbek, uzat oradan bana şöyle dolgun bir göbek...
KARAGÖZ:
Acıktıysan alayım sana bir dilim lorlu börek!
HACİVAT:
Göbek dedi göbek. Sen at o kıvırcığa esaslı bir kötek. Olur mu salatada lahana gibi şiş göbek!
GENDENKA:
Gene gen girmiştir araya. Bütün kıvırcıklar başlar gebe kalmaya, maydanozlar ağaç olmaya...

Kalabalıkta zor ilerler grup HAYAL ÂLEMİ. Biri alsa eline kalemi, diğeri uçursa kerevizin kellesini. Buram buram koksa domatesin yeşilliği, diyorduuk, BURAM BURAM HASRET HANIM araladı gölge perdesini...

B.B.H.H:
Ayol mekânınız sahne olsun, pazar çantanız nevaleyle dolsun. Nereden nereye a dostlar, herkese hayırlı pazarlar!
KARAGÖZ:
Anlamadım kim kimi azarlar?
HACİVAT:
Belediyeciler ceza yazarlar, muz içinden balık çıkarır hokkabazlar...
KARAGÖZ:
Vay be onu da mı yaptı kumarbazlar! Bunlar bizimle oynarlar. Şeytanları bol olsun!
GENDENKA:
Sonbahar gülünün yaprağı solsun. Bisküviler, çikolatalar soyalı olsun. GDO’lar buzlukta donsun!
B.B.H.H:
Ay aşkolsun, içimi karattınız, sizin de perdeniz donsun!
KARAGÖZ ABLA:
Ay soğuk çıktı, ben de dondum. Haydi bey, dönelim geri.
KARAGÖZ:
Gözümün kaçtı feri. Haydi dostlar yürüyelim bir ileri, bir geri.

Bütün hayaller büzülmüştür. Yüzler süzülmüştür. Ee ne de olsa:
Güz döner kışa doğru
Eski girer takvime
Rücu eder zamana
İlerler kaynağa doğru...

Vitrinleri inceleye inceleye ilerler kafile; asıl insan bedenine bakmalı vitrin gözüyle. AYKANKA pek albenilidir mor gözlükleriyle. HACİVAT hep önden gider her ne hikmetse...

KARAGÖZ:
Yahu HACİVAT, sen önde ben arkada, döndük biz deve kervanına. Bu aldıklarımızı yükleseydik bari hayvanlara, para mı vereceğiz bir de hamala?
HACİVAT:
Sırtında küfesi, ensesinde bezi, başında kasketi, Eşekbağırtan yokuşuna sürer milleti.

KARAGÖZ ABLA:
Ay ben çekemem bu illeti. Kestirmeden gidelim, terletmeyelim bizimkileri...
GENDENKA:
İdmanlı olmak gerek, beden hamlamasın; gümüşten olsun hamam tasın; toksinler bir güzel atılsın...
ENDENKA:
Bioksin sürdüm kafama, umuyorum fırça gibi saçlar çıkar tez zamanda. Artık katkı maddeli yiyecek yemem, çorbayı hazırdan pişirmem. Yaparım evden sütlacı, ederim kurtlu kirazı, elmayı, ayvayı baş tacı...
KARAGÖZ:
Hani nerede var helvacı? Havuz balığıyla iyi gider iki kadeh rakı!
HACİVAT:
Pazardan al şarabı, azar azar yut hapı, zararlıdır fazlası, aşma sınırlarını, reis verir cezanı...
KARAGÖZ:
Yok ben duymadım ezanı mezanı. Nafileden tuttururuz artık sevabı.
KARAGÖZ ABLA:
Bir dirhem et örter bütün ayıbı. Dirhemleri şaşırma, yakından tanırsın obezite namlı pisboğazlığı.
KARAGÖZ:
Vallahi yapalım yarın sevabından şöyle güzel bir Boğaz sefası. Hay aklınla bin yaşa hanım!
KARAGÖZ ABLA: Aman sağlıklı yaşayayım, olmasa da olur hanım hamamım.
HACİVAT:
Öyle deme mal canın yongası, mülk ülkünün başka bir noktası.
AYKANKA:
Ne demişler maden çıkar doğadan, üşüdük be soğuktan, likit fonda paran var, kat çıksın piyangodan...
ENDENKA:
Ay benim uykum var, ay uyudu bak, bir de ben uyusam. Uyku tatlı bir ölüm, yaşamak bölüm bölüm, duyargalar uzayda, uzun uzun gülelim...
KARAGÖZ:
Ay canım Zeki Mürenim, cennet senin sesinle inlesin. Rahmet istedi canım; kim anarsa onu, Türkçe’yi en güzel söylesin...
KARAGÖZ ABLA:
Güzel söyledin de bey, gece indi neredeyse perdeye. Herkes çekilecek evine dizi seyretmeye. Özetten hemen geçiverecek esas bölüme...
AYKANKA:
Özet özüdür dizilerin, zevzeklik etmeyelim, eşsiz bir ihraç malı, tez konusu edelim...

KARAGÖZ:
Biz tez eve gidelim, haydi hanım...

Ayten Suvak

(Sürecek)

22 Mart 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat (2)


KARAGÖZ:
Hey be gözüne yandığımın insan soyu, kararttın enseyi, ağartamadın ufku, ağaç olduk burada beklerken kankayı!
KARAGÖZ ABLA:
Hiç gamlanma bey, çaprazlasınlar bakalım bitki ile, hayvan ile insanı.
Başka hiçbir şey verebilecek mi insana insanın verdiği tadı!
Eli kulağındadır, az sonra çalar bizim kanka kapıyı...
GENDENKA:
Cani ruhlar çoğaldı, biocanları esir aldı. Gen transferi insana mı daldı,
yoksa gen dizimi kaleye mi aldı!
KARAGÖZ:
Ay dizimi vurdum masaya, mısır şuruplu kanım akacak bizim hanımın çeyiz halısına...
KARAGÖZ ABLA:
Ay dedin geldi bak bizim AYKANKA!

Herkes bir ağızdan:
Hoşgeldin AYKANKA, sefalar getirsin zümrüd-ü anka!

AYKANKA:
Bir tanıdık demişti bana:
Ay tanrıçası mısın, avcı mısın? Doktorluktan anlar mısın?
Nabız almış başını, ateş sarmış bacayı. Hatır1 Natır1 birdirbir oynar,
domuzlar yer şırıngayı! Nasılsınız can dostlarım, sedirde yayılı mı postlarım, hemen oturup soluklanayım...
KARAGÖZ ABLA:
Buyurunuz efenim, sızlar benim kemiklerim, aç kaldı benim dördüz eniklerim, hemen kemik suyunu hazır edeyim...
ENDENKA:
Aman bebektir onlar, mamaya doymazlar. İyi besle KARAGÖZ ABLAM,
onlara da girmesin GDO’lu saçkıran!
AYKANKA:
Kıran kırana arayacağız hakkımızı. Hangi gözüdönmüşler rant çekerse
gen değişiminden, aşılar üreyecek virüs hücresinden, paralar uçup gidecek her yıl devlet hazinesinden!

Hep bir ağızdan:
İstemiyoruz Frankengıdaları, gûlyabani mamaları. Geri verin bize yerli tohumlarımızı, bereketli topraklarımızı!


Yaşasın Otlu Yaşam

AYKANKA en güzel köşeye kurulmuştur, fes rengi mindere vurulmuştur.
Misafirlikte kurallara uyulmuştur, umulduk değil, bulduk yutulmuştur...

GENDENKA:
Hay sen bin yaşayasın KARAGÖZ annem. Ne zaman çıktın kırlara, selâm verdin otlara, göz kırptın hindibağa?
KARAGÖZ ABLA:
Şifalı bitkiler, mevsiminde yenen yiyecekler, okul çocuğuna en değerli öğretiler. GDO’suzmuş güya meyveler sebzeler; beyanat verdiler...
KARAGÖZ:
Lahana, pırasa, kereviz, karnıbahar; balkabağı cevizle işe yarar!
ENDENKA:
Yedirmediler mi bize kabak genli karpuzu, köse şeftaliyi, kısır döngüyü?
AYKANKA:
Felsefemiz bol olsun kardeş, kısır tohumlu yiyeceklerle. Mercimek, pirinç borsası tavan yapsın ayı-boğa simgeleriyle...
KARAGÖZ:
Felsefemiz fasit daire çizsin
Edebiyatla
Liderdir o yakın arayla
Sevgi yarışında
Ergin akıldır her anlamda
Fikirler akar ırmakla
Erekler durmaz iki kez aynı noktada...
GENDENKA:
Zehirli tekstil boyalı giysiler olsun potada...
ENDENKA:
Bir buluz aldım bir liraya, çıkar durur boyası kovaya, kasteden kastedene sağlığımıza...
KARAGÖZ ABLA:
Hasret kaldık doğallığa, serdik kilimi kırlara, kargalara yem olmadık ama
keneler kastetti kaç tatlı cana...
KARAGÖZ:
Ne olmuş dedin patlıcana, neyin geni musallat olmuş ona?
GENDENKA:
Mis kokulu Arnavutköy çileğiyle, çıtır çıtır Çengelköy hıyarı yatmışlar musalla taşına...

Kapı tekrar çalınır tak tak tak; Karagöz’ün evi bu, hiç rahat durmaz tokmak...

KARAGÖZ ABLA:
Ayol bu ne hal HACİVAT BEY, sanki vermişsiniz meclise rey, ya da içmişsiniz dışalımdan bir mey!

Heyecanlıdır yeni misafir, titrer parmakları, yüzüğü safir. KARAGÖZ sorsun bakalım ona, HACİVAT, sinirler kaç watt, mahir mahir...

HACİVAT:
Sorma KARAGÖZÜM, yalansa önüme aksın iki gözüm, bir haber duydum ki yüzlerce olacak sözüm...
KARAGÖZ ABLA:
Hayrola HACİVAT BEY, hele bir soluklan, içmez misin oluklan bir kola ?
KARAGÖZ:
Ne dedin hanım, hangi yaka?
KARAGÖZ ABLA:
Yaşa dedim bey, sen çok yaşa...
AYKANKA:
Ya ya ya yaya olur
Arayan altın bulur
Şa şa şa varol olur
Aman veren olursa...
GENDENKA:
Ona yaka, buna yaşa, HACİVAT amca konuşsun söz veren olursa üstada...
ENDENKA:
Yıldızlar dik paşaya
Az biber koy paçaya
Kıvır pantalonları
Aç bağrını rüzgara...

HACİVAT birader biraz dinlenmiş, kendine gelmiştir. Aklında bakalım neler neler mimlenmiştir...

HACİVAT:
A dostlar, gün güzel havalandım, Validebağ korusundan yol aldım. Çamlıca’dan vurdum aşağı, koruda soluklandım...
KARAGÖZ:
Sorguda mı tutuklandın? Etme be birader, hangi konuya taş attın?
AYKANKA:
Kara karaya toslar
Atılır lâf ağızdan
Fasit daire patlar
Akar akıl damardan...

Kafa kafaya verip, çıkaralım sözü HACİVAT’tan zira her kafadan bir ses çıkmaya başlamıştır. GENDENKA TV’yi kurcalamaya, ENDENKA avluya
çıkmaya hazırlanmaktadır...

ENDENKA:
Avdan geldik geyikle
Varlık verdik çeyizle
Loş mekânlar bir hoştur
U dönüşü sedirle...

KARAGÖZ ABLA:
U dönüşü geyik muhabbetiyle, bırakın konuşsun adamcağız, öldürmeden siz lâfı eceliyle...

Ayten Suvak

(Sürecek)

20 Mart 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat


Karagöz Hacivat’ın evini taşlamıştır. Karısı da onu bir güzel haşlamıştır. Evin kedisi sütü dökmüş, karpuz genli bal kabağı ortasından ‘çattadanak’ çatlamıştır. Haberler komşuda patlamıştır. Kelaynaklar iyice traşlanmıştır. Bilimde genler en zengin kraliçe Elizabet’in tacıyla taçlanmıştır. Hayal perdesinde oyunlar makaslanmıştır. Dolma için sarı patlıcanlar bıçaklanmıştır, içinden bir balık çıkmış, o da anında haklanmıştır. İnsan geni dizimi keyfe odaklanmıştır. Bazı genler diğer türlerden araklanmıştır. Genetik ilmi at geniyle şahlanmıştır. İnsanın ar damarı çatlamış, yerine doğal gaz boruları peydahlanmıştır. Karagöz’le Hacivat evhamlanmıştır. Karagöz’ün karısı gece yarısı evden kaçmış, yarım saat sonra miyavlayarak tekrar içeri kaçmıştır. Acaba içine kedi geni mi bulaşmıştır? Bakarak anlaşılmaz, hayal perdesinden içeri dalmak lazım. Yiyecek sorumlusu levazım. Karagöz’ün kızı Gendenka’nın sorunu hazım. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla çalsın der sazım...

Kapı üç kere çalınır, belki postacıdır, o da üç kere çalar kapıyı...

Yok ya, postacı falan değil, kadının biridir karşımızdaki...

ENDERKADIN:
Merhaba kardeş, beni hatırlamadın mı? Üç yıl kadar önce taşınmıştım yanı başınıza. Benim kocanın biti kanlanıp kaçınca kalmıştım hani kuru başıma...
KARAGÖZ ABLA:
Haa tamam , hatırladım seni kardeş, lotodan yemiştin sen vurgunu, kocan oynamıştı sana oyunu...Ender Hanımdın galiba sen, buyur içeri Allasen. Bak bey kim geldi huu!

Başında bere vardır Ender’in. Başörtüsü uçup gitmiştir, belli ki şimdiki aklı daha derin...

KARAGÖZ:
Kiminle konuşuyorsun hanım badır badır, GENDENKA gösteriyordu bir katır, GDO’lara vuralım diyorduk bir iki satır...
GENDENKA:
Ben kaçayım, hazmı zor geldi sarımsaklı paçanın. Biraz dolaşayım sonra merkeze varayım, araştırmaya başlayayım...
KARAGÖZ ABLA:
Nereye GENDENKA, iş yerin sanki ENKA, önümüz bayram, gezersin kasaba kasaba, hele otur şimdi, ne palto yansın ne aba...
Bak tanıştırayım sana eski komşumu, KARAGÖZ alsın mangal odunu,
pişirelim karga genli bir danayı ya da istersen fare genli tavuk filetoyu...
KARAGÖZ:
Aa, hemen tanıdım seni, bizim tavla arkadaşı Ekrem’in Enderi ! Nasılsın be Ender kardeş, Ekrem’den olmazdı zaten sağlam bir eş. İyi olmuş gitmiş başından, maymunlardan gen alsın o en hasından. Buyur hoşgeldin, sefalar getirdin...

Ender Hanım daha rahatlamıştır, beresini başından alırken bir şeyi atlamıştır, peruğu sıyrılmış, ikiye katlanmıştır. KARAGÖZ ABLA bu sahneyle afallamıştır, Ender Hanımın adını ENDENKA diye dilinde yuvarlamıştır....

KARAGÖZ ABLA:
Ah canına yandığımın ENDENKAM, nereden geldi sana bu GDO’lu kan?
ENDENKA:
Hiç sormayasın ablam, bende kalmadı kan man. Kat kat yedim bozuk organizmaları, çıkıyor işte şimdi foyaları...
GENDENKA:
Genden kadın geldi
Enden hücre daraldı
GDO'dan erkek geldi
GovTır'dan puan aldı
Yerli tohumlar yaya kaldı
Dışalım start aldı
Mısırla soya yarışı kazandı
Meyveler sebzelere kafa attı
XX-XY haritası tutmadı
Genler topu patlattı
GDO aşka el attı
Kısırlıktan sınıfta bıraktı...

KARAGÖZ ABLA:
Bizim talihsizi de saçsız bıraktı. Ah gülüm üzülme, şimdi has zeytin yağından gelir sana bin çareli reçete...
KARAGÖZ:
Hasını bulamazsan zeytin yağının, suyu mu çıktı kolera bakterili yoncanın, akrep genli pamuk yağının!
GENDENKA:
Tavuk genli patatesle, balık genli domates suyunun mu suyu çıktı dersin KARAGÖZ babam, ah sen gözlerinle de sözlerinle de ömürsün anam...
KARAGÖZ ABLA:
Ah dokunmasalar bari canım zeytin yağımıza, heybetli ağacımıza. Ah insan değişir mi acaba onu çil çil altına! Zeytin ki:

Zevkle yenen en has bitki
Evrenin belki de ilki
Yatırım yapar en az bin yıla
Tazedir her dem mihrap dalında
İnsan onunla tanısın zirveyi
Nur inerken ulu ağaca...

ENDENKA:
Ben de derdim kazık atarım dünyaya, ayarlanmışız tanrı eliyle en az yüz yıla, yaşarım sıkarsam dişimi tatlı bir nine olmaya...
GENDENKA:
Genetik mevzuat duymasın bu lâfını, salar üstümüze deli danayı...

KARAGÖZ’ün gözleri evrenin kara delikleri. Hırstan tuttu bir allerji krizi,
üstüne üstlük bir de böbrek yetmezliği. Demek ki hepimizi üs tutmuş bu GDO’lu ürün rezaleti. Önümüz ebedî yas günleri, sayalım bir bir varsa düzgün genleri...

KARAGÖZ:
Kısırlaşan nesilden
Açılan perdelerden
Sağ kalma hünerinden
Işıklar tükenmeden
Mustafalar filminden

Kemal Atatürk’ün izinden
Ağırlaşan geçimden
Sesli sedalı ölümlerden
Irzı GDO’laşan tabiat anneden
Maarifin saatli takviminden

Nasıl emekle ürerse tez
Onlarca yüzlerce kez

Masal gibi ürer bırakırlarsa düzgün genlerden Atatürk’ün düzgün soyu
Itıra kokarsa kasımpatı
Sulhla uzarsa barışın boyu
Asırdan türerse muasır kolu
K ile açılır bakarsınız Türk’ün de kardeşliğin de yolu...

KARAGÖZ’ün güzel gözlerinde parlar iki damla gözyaşı, halis muhlis GDO’lu...

Ayten Suvak

(Sürecek)

18 Mart 2012

AS-Şehitlerimize...


Şen giden var mıdır ölüme
Ecele bir selâm eden iki elle
Hayatla ölüm iki canbaz
İncecik kıldan ince çizgide
Tabutla gidilen son evde
Lekesiz dupduru bir beyazlık
En derin karanlığın içinde
Resimlerde askerlik hatırası
İzinlerde çarşı pazar molası
Mehmet olur ancak her askerin adı
İmtiyazlı imtiyazsız sınıflı sınıfsız
Zemin kaygandır hayat gibi tıpkı
Emirlerse kıldan ince kılıçtan keskin

Tüm şehitlerimize saygımız engin...

Ayten Suvak

14 Mart 2012

AS-Tıp Tıp Tıp...


Tıp Tıp Tıp

Ter damlaları
Islanan yastıklar
Pantuflu terlikli hasta

Tepinen çocuklar
Ihlamur içen yaşlı
Panjuru indiren refakatçi

Topuzlu hemşire
Isınan hasta yakınları
Pastayla kahve

Bembeyaz önlükler
Aranan kan 0Rh-negatif
Yan odada veremliler
Resim için poz verenler
Aranan kan bulunmuştur
Maske takan operatörler
Iraksak mercekleri silenler

Canlar feda olsun
Alınan her nefese sağlıkla diyenler
Tıp tıp tıp dans edenler
Bu bayram sizin
Kutlu olsun...

Ayten Suvak

09 Mart 2012

AS-Anlaşıldı mı İstanbul?


Gecelere akıyorlar her gece
Kadın başımızayız biz de bu gece
Konumuz: Binbir Gece
Anlaşıldı herhalde

İstanbul’da kaç bar var
Yıkacağız biz bu gece
Bizim sıfatımız da hergelece
Anlaşılmadıysa bize ne

Dalıyoruz birinden içeri rastgele
Her yer karanlık bir biziz pespembe
Bir kara bir kuzgun müzisyen sahnede
Çal çal çal bizim için çal hercaice
Çalsana be hey çal çal bu gece
Gülümsemeyiz artık biz şirince
Masum değiliz işinize gelirse

İstanbul bir âfetse
Biz daha bitirimiz kahpece
Satmayız ama hiçbir şeyi
Çünkü alacağımız var her köşede
Beyoğlu’ndan Nişantaşı’na
Yürüyeceğiz bu gece erkek yüreğimizle

Bu gece ve her gece
Tıkır tıkır topuklarımız ipince
Sesimiz çatallı nefesimiz biralı
Ama nâralarımız nazikçe

Lütfen yolumuzdan çekilir misiniz
8 Mart’tan kalmayız biz bu gece ve her gece...

Ayten Suvak

08 Mart 2012

AS-In Vino Veritas


Gerçeklik şarapta

Mayalana mayalana

Son halini bulsa da

Bütün bir varilden

Şişe şişe dolar parçalara

Post-modern


İyi saklansa da NŞA

(Normal Şartlar Altında)

Bozulur gider çürük detayından

Aptal kalitesiz bir mantar gibi


Oysa bilinedir ki

Ayrıntıda gizlidir

Bütünün değeri

Bilinir de bilinmez

Cosi

In Vino NON Veritas

Yani

Normal Olan Ne

Cherry baş



Ayten Suvak



AS-Kadın Olmak


Kırıta kırıta yürümek midir
Aptal aptal süzülmek midir
Dağa taşa çamaşır sermek midir
Isıtıp ısıtıp pilavı yedirmek midir
Ne olacak kadındır diye öldürülmek midir

Okula gitmeden evlendirilmek midir
Lâk lâk edip eksik etek giymek midir
Mal olup tüketime sürülmek midir
Açıkta kalmasın aman diye örtünmek midir
Kan ter içinde erkeğe yenilmek midir

Küt küt yiyip içip şişmek midir
Anne olup şehit ardından dövünmek midir
Dar güne altınları bir bir dizmek midir
Iskartaya çıkıp kumayla ezilmek midir
Nedensiz yere dayak yiyip içlenmek midir

Off bu –midir-ler hiç bitmeyecek midir
Lâf olsun diye bari
Mart 8 geldi gene gari
Atılacak nutuklar ileri geri
Kadın-erkek elele dinlesinler he mi?

Ayten Suvak