23 Mart 2012

AS-Genden Karagöz Enden Hacivat (3)


HACİVAT’ın lâfa girişi mani-dardır, oradakilerin hepsi kafadardır...

HACİVAT:
Araziden bir kesim
Reklâmlıktır bir isim
Satılıktır bir esin
Aşağı yamaçlardan...

KARAGÖZ ABLA:
Gelsin fikirler arkadan arkadan...
HACİVAT:
Validebağ korusuna inşaat yapacaklarmış; toplu konutları ağaçların tepesine oturtacaklarmış...
KARAGÖZ:
Vay başıma gelenler, bu ne iştir erenler, arazi mi kalmadı, Valide’yi deşerler!
KARAGÖZ ABLA:
Deşmedikleri ne var ki, sincapla çaprazlansın kedi, yılbaşında dört kanatla çıksın karşımıza hindi...
GENDENKA:
Delinecek gene şehr-İstanbul’un akciğerleri. Yapsaydık bari Valide kırlarında genetik atla bir gezi. Bütün bunlar GDO’lu kafaların marifeti...

Hep bir ağızdan:
Yürüyelim arkadaşlar, ileri!


Haydi yürüyün arkadaşlar, virüslere kalksın bu başlar, erken ağarmasın kaşlar...

KARAGÖZ:
Çıkalım açık havaya, gidelim semt pazarına, meyve yiyelim, şekeri, tatlıyı sürmeyelim ağıza...
KARAGÖZ ABLA:
Güneşlenelim, direncimizi güçlendirelim. Gereksiz antibiotikle iyi bakterileri öldürmeyelim. Virüslere kendimizi yedirmeyelim...
AYKANKA:
Hekimbaşı KARAGÖZ, kime görünelim, kime görünmeyelim?
HACİVAT:
Nasreddin Hocaya görünme de kime görünürsen görün! Ey bilim insanları, virüslerin başına çorap örün!
GENDENKA:
Hiç uğraşmayın öldüremezsiniz onları, gösterirler oradan buradan binbir suratı!
ENDENKA:
Virüs insanı gömer, hapşırıkla ömrü sürer, oradan oraya gezer ha gezer...
HACİVAT:
Gezelim görelim arkadaşlar, çok yakında ölüme de çare bulacaklar. Sıkı basalım yere, muz kabuğu bizi sendeletmeye...
AYKANKA:
Aslında bedava yaşıyoruz bedava. BEyinsel ve duygusaldır bu DAVA. Büyük mala büyük hava. Eşikte yenmez baklava. Davet gelir talepten arza. Arıza çıkarana bir bakla bir sopa. Varsıl da yoksul da koşar bu olguya. Alacak verecek vurur bir hırsa bir paraya...

Bizim grup şimdi geçmektedir karşıdan karşıya. Bakarlar bir sola, bir sağa, tekrar sola; dikkat ederler pizzacı motoruna. Hayret, hiçbir satıcı ‘ikizlere başlık’ diye mal satmamakta. Alıcılar düzgün giyimli, satıcılar üniversiteli. GDO’lu diş diş mısır yememeli...

KARAGÖZ ABLA:
Bak bey şu salatalara öbek öbek, uzat oradan bana şöyle dolgun bir göbek...
KARAGÖZ:
Acıktıysan alayım sana bir dilim lorlu börek!
HACİVAT:
Göbek dedi göbek. Sen at o kıvırcığa esaslı bir kötek. Olur mu salatada lahana gibi şiş göbek!
GENDENKA:
Gene gen girmiştir araya. Bütün kıvırcıklar başlar gebe kalmaya, maydanozlar ağaç olmaya...

Kalabalıkta zor ilerler grup HAYAL ÂLEMİ. Biri alsa eline kalemi, diğeri uçursa kerevizin kellesini. Buram buram koksa domatesin yeşilliği, diyorduuk, BURAM BURAM HASRET HANIM araladı gölge perdesini...

B.B.H.H:
Ayol mekânınız sahne olsun, pazar çantanız nevaleyle dolsun. Nereden nereye a dostlar, herkese hayırlı pazarlar!
KARAGÖZ:
Anlamadım kim kimi azarlar?
HACİVAT:
Belediyeciler ceza yazarlar, muz içinden balık çıkarır hokkabazlar...
KARAGÖZ:
Vay be onu da mı yaptı kumarbazlar! Bunlar bizimle oynarlar. Şeytanları bol olsun!
GENDENKA:
Sonbahar gülünün yaprağı solsun. Bisküviler, çikolatalar soyalı olsun. GDO’lar buzlukta donsun!
B.B.H.H:
Ay aşkolsun, içimi karattınız, sizin de perdeniz donsun!
KARAGÖZ ABLA:
Ay soğuk çıktı, ben de dondum. Haydi bey, dönelim geri.
KARAGÖZ:
Gözümün kaçtı feri. Haydi dostlar yürüyelim bir ileri, bir geri.

Bütün hayaller büzülmüştür. Yüzler süzülmüştür. Ee ne de olsa:
Güz döner kışa doğru
Eski girer takvime
Rücu eder zamana
İlerler kaynağa doğru...

Vitrinleri inceleye inceleye ilerler kafile; asıl insan bedenine bakmalı vitrin gözüyle. AYKANKA pek albenilidir mor gözlükleriyle. HACİVAT hep önden gider her ne hikmetse...

KARAGÖZ:
Yahu HACİVAT, sen önde ben arkada, döndük biz deve kervanına. Bu aldıklarımızı yükleseydik bari hayvanlara, para mı vereceğiz bir de hamala?
HACİVAT:
Sırtında küfesi, ensesinde bezi, başında kasketi, Eşekbağırtan yokuşuna sürer milleti.

KARAGÖZ ABLA:
Ay ben çekemem bu illeti. Kestirmeden gidelim, terletmeyelim bizimkileri...
GENDENKA:
İdmanlı olmak gerek, beden hamlamasın; gümüşten olsun hamam tasın; toksinler bir güzel atılsın...
ENDENKA:
Bioksin sürdüm kafama, umuyorum fırça gibi saçlar çıkar tez zamanda. Artık katkı maddeli yiyecek yemem, çorbayı hazırdan pişirmem. Yaparım evden sütlacı, ederim kurtlu kirazı, elmayı, ayvayı baş tacı...
KARAGÖZ:
Hani nerede var helvacı? Havuz balığıyla iyi gider iki kadeh rakı!
HACİVAT:
Pazardan al şarabı, azar azar yut hapı, zararlıdır fazlası, aşma sınırlarını, reis verir cezanı...
KARAGÖZ:
Yok ben duymadım ezanı mezanı. Nafileden tuttururuz artık sevabı.
KARAGÖZ ABLA:
Bir dirhem et örter bütün ayıbı. Dirhemleri şaşırma, yakından tanırsın obezite namlı pisboğazlığı.
KARAGÖZ:
Vallahi yapalım yarın sevabından şöyle güzel bir Boğaz sefası. Hay aklınla bin yaşa hanım!
KARAGÖZ ABLA: Aman sağlıklı yaşayayım, olmasa da olur hanım hamamım.
HACİVAT:
Öyle deme mal canın yongası, mülk ülkünün başka bir noktası.
AYKANKA:
Ne demişler maden çıkar doğadan, üşüdük be soğuktan, likit fonda paran var, kat çıksın piyangodan...
ENDENKA:
Ay benim uykum var, ay uyudu bak, bir de ben uyusam. Uyku tatlı bir ölüm, yaşamak bölüm bölüm, duyargalar uzayda, uzun uzun gülelim...
KARAGÖZ:
Ay canım Zeki Mürenim, cennet senin sesinle inlesin. Rahmet istedi canım; kim anarsa onu, Türkçe’yi en güzel söylesin...
KARAGÖZ ABLA:
Güzel söyledin de bey, gece indi neredeyse perdeye. Herkes çekilecek evine dizi seyretmeye. Özetten hemen geçiverecek esas bölüme...
AYKANKA:
Özet özüdür dizilerin, zevzeklik etmeyelim, eşsiz bir ihraç malı, tez konusu edelim...

KARAGÖZ:
Biz tez eve gidelim, haydi hanım...

Ayten Suvak

(Sürecek)

Hiç yorum yok: