15 Kasım 2011

AS-Balkona Çıkma C(i)hat Yap...



Nasıl ki Kontrollü Araç Trafiği direksiyon başına geçince aşırı adrenalinden canavarlaşan “insanlar” için devreye sokulmuştur, Canavarlığı Kontrol Mekanizması da yoldan çıkmışlığı yola getirmek üzere işleme konulmalıdır.

“Seni sollamaya çalışan araca karşı kibarlık sökmez, acımasızca haddini bildir!” der iç ses. Acı acı siren çalar dış ses, kontrol elden çıkmıştır bir kez. Canavar şahlanmıştır; kendini, arabanı cümle aleme gösterme anıdır. Eski marka “Düldül”leri Bülbüldere’ye gönderme zamanıdır. Akrep ne ki, jaguar gelse ezilmeli hezeyanıdır.

Hamlet’in seyircisi ve söyleyecek dizeleri olmasaydı, intiharın başdöndüren büyüsünü hissedebilir miydi? İşte sürücünün de seyircisi var, büyüye varsın tanık olsunlar. İnsanı asıl besleyen nefrettir. Ondan doğan fikirler asaletlidir. Nefretin yeri Cennet’tir, mertebesi şehadettir. Bunu bilmeyen anti-teröristtir.

Kontrollu Canavarlık Kursu’nda bu fikirleri kanınıza sokan asi yazar Jean Genet’dir. Kötü zevkin uyumunu denge olarak görmesi kursumuzun dayandığı ana temeldir. Şiddet bizi rahatsız eden bir sükûnettir buyurmuştur kendisi.Bu şu demektir ki:

Rahatsızsanız buyurun heyecana
Nerede şiddet orada bereket
Kaptırmayın kendinizi rahatlığa
Uyuşmak yaramaz insan olana
Balkona çık şöyle bir bak etrafına
Aklını başına topla
Objektif bak durumlara

Batı kültüründe yer alan “Balkona çıkmak” deyimini yazıya sokmak üzere uydurduğumuz dizeler, şiddetin ruhu rahatlattırdığı iddiasına şiirsellik katmak içindir.
Bu deyimin gereği olarak, duygusal patlamalara duygusal reaksiyonlar vermemek için balkona çıkmalısınız. Oradan sizi sıkan durumu metaforik olarak kuş bakışı incelerken, olayın hem içinde hem dışında yer alabilirsiniz. Okudukça ve seyrettikçe sizi boğulma raddelerine getiren insanî canavarlıklardan kendinizi soyutlamak için çıkarsınız balkona. Soluklanırsınız derin derin. “Neler oluyor böyle! Çivisi mi çıktı bu dünyanın!” demenin tam sırasıdır. Siz balkonda soluklanıp dururken ve olaylara hâkim bir konumda olduğunuzu düşünüp böbürlenirken Papa’nın balkonunda da sanabilirsiniz kendinizi hayalinizin yettiği ölçüde, işte Roma’yı ve Dünya’yı kutsadınız bile:

Urbi Et Orbi
Kutsadınız Dünya’nın çıkan çivisini, ama temelli kaybetti dinî dengesini!

Balkonlarıyla ünlü yüksek otoriteleri, Papa’yı, Hitler’i, Mussolini’yi ya da seçmen kapmaya çalışan politikacıların nutuk attıkları balkonları; Romeo-Juliet’in ya da uzun burunlu Cyrano’nun edebî balkonlarını ve son bir örnek olarak da, tarihe mal edilmeye değer bulunmayan uslu kadınların “ büyük balkon” diye anılan iri göğüslerini bırakın bir yana, hem “kontrol” hem “zevk” içeren “bakma ve hükmetme” eyleminin marazî deyimine yüksekçe bir tepeden trafiği izleyerek de katkıda bulunabilirsiniz. Bir kaza olsa da ölü görsek gibi canavarca bir zevkle gözlerinizi kırpmadan seyredersiniz trafik canavarını bir vukuat yapsın diye. Balkona çıkmak deyiminin içerdiği gibi olayın hem içinde hem dışındasınızdır o an. Bu evrede Canavarlığı Kontrol Mekanizması devreye girmeli ve sizi içinizdeki şeytanla birlikte kutsayıp, iyi meleğe döndürmelidir. Yazık ki kutsamaların da ölçüsü sınırlıdır ve kimi zaman da etkisizdir. Öyle ki evinizin balkonunda nefeslenirken bile canavarlığın hedefi olabilir, manyak bir taraftar kurşunuyla insanlığınızdan edilebilirsiniz.Günümüz liderlerine önerilse bile “Balkona çıkmak” tekin değildir; onun yerine, ne kadar sıkılsanız da, salonda oturup internette sessiz C(i)HAT yapsanız insanlığınız bir süre daha sizi idare edebilir...


Ayten Suvak











Hiç yorum yok: